-
1 بلوغ
1. tekemmülAnlamı: olgunlaşma2. ermekAnlamı: erişmek, yetişip dokumak3. ergenlikAnlamı: olgunluk hâli4. erginlikAnlamı: ergin olma durumu, rüşt, kemal5. buluğAnlamı: erin olma, baliğ olma6. yeni yetmelikAnlamı: ergenlik çağı7. erişimAnlamı: belli iki yer arasında gidip gelebilme, ulaşım8. tekâmülAnlamı: olgunlaşma9. varışAnlamı: varmak durumu -
2 varış
بلوغ [بلوغ]Anlamı: varmak durumu -
3 صغر
Iصَغُرَ1. küçülmekAnlamı: ufak duruma gelmek2. ufalmakAnlamı: büyükken daha ufak duruma gelmekIIصِغَر1. küçüklükAnlamı: küçük olma durumu2. ufaklıkAnlamı: ufak olma durumuصَغَّرَ1. aşağısamakAnlamı: bir şeyi veya bir kimseyi aşağılık ve değersız göstermek, hafifsemek2. eksiltmekAnlamı: sayısını azaltmak3. hafifletmekAnlamı: hafiflemesine sebep olmak, hafifleştirmek4. küçültmekAnlamı: ufak duruma getirmek5. ufaltmak6. azımsamak7. alçaltmakAnlamı: değerini azaltmak8. aşağılamakAnlamı: değerinden düşük göstermek9. kırmakAnlamı: azaltmak -
4 цель
hedef; maksat,amaç* * *ж1) hedefстреля́ть в цель — nişan atmak
попа́сть в цель — hedefi tutturmak
возду́шные це́ли — воен. hava hedefleri
его́ уда́ры пра́вой дости́гли це́ли (о боксёре) — savurduğu sağlar, yerini buldu
2) amaç (-cı), maksat (-dı), gaye, hedef, erek (-ği)дости́чь свое́й це́ли — amacına varmak / ulaşmak
ста́вилось це́лью стабилизи́ровать обстано́вку — amaçlanan, durumu istikrara kavuşturmaktı
в ми́рных и вое́нных це́лях — barışçı ve askeri amaçlarla
какова́ цель э́тих перегово́ров? — bu görüşmeler neyi amaçlıyor?
••с како́й це́лью? — ne amaçla?
с э́той це́лью — bu amaçla
с це́лью продолже́ния перегово́ров — görüşmeleri sürdürmek amacıyla
-
5 قدر
Iقَدَّرَ1. oranlamakAnlamı: akıl yoluyla hüküm vermek, tahmin etmek2. kararlamakAnlamı: tahmin etmek3. görmek4. addetmekAnlamı: saymak5. kestirmekAnlamı: tahmin etmek6. ölçümlemekAnlamı: takdir etmek7. zannetmekAnlamı: sanmak, bir şeyin olmuş olabileceğine daha çok inanmak8. değerlendirmekIIقَدَر1. yazıAnlamı: alın yazısı, yazgı2. seksiyonAnlamı: bölüm3. yazgıAnlamı: alın yazısı, kader4. kaderAnlamı: alın yazısı, yazgı5. alın yazısıAnlamı: yazgı, talih, kader, mukadderat6. cüz7. bölümقَدْر1. kerteAnlamı: derece, radde2. ciddiyetAnlamı: ağır başlılık, ciddîlik3. büyüklükAnlamı: büyük olma durumu, ululuk4. nicelikAnlamı: kemiyet, miktar5. kemiyetAnlamı: nicelik6. atraksiyonAnlamı: gazino gibi yerlerde yapılan, eğlendirici, ilgi çekici gösteri7. değerAnlamı: bir şeyin önemini belirlemeye yarayan soyut ölçü, kıymetIVقِدْرtencereAnlamı: içinde yemek pişirilen metal kap -
6 position
См. также в других словарях:
gelmek — den, e, nsz, ir 1) Bir yere gitmek, ulaşmak, varmak Gurbetten gelmişim yorgunum, hancı. B. S. Erdoğan 2) Geriye dönmek ... adamı Ödemiş ten aldım geldim, her masrafını çektim. N. Cumalı 3) Oturmaya, ziyarete gitmek Dün akşam amcamlar bize geldi.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
uyku — is. 1) Dış uyaranlara karşı bilincin, bütünüyle veya bir bölümünün yittiği, tepki gücünün zayıfladığı ve her türlü etkinliğin büyük ölçüde azaldığı dinlenme durumu Rahat bir uyku uyumuştum. S. F. Abasıyanık 2) mec. Çevrede olup bitenin farkında… … Çağatay Osmanlı Sözlük
pay biçmek — (birinden veya bir şeyden) durumu bir kişi veya bir şeyin durumu ile karşılaştırıp yargıya varmak … Çağatay Osmanlı Sözlük